Felsefe, her insanın kendi kişisel etkinliğinin ne biçim bir etkinlik olduğunun bilincine varmasına yarar. İnsanı sürünün bir bireyi olmaktan çıkarır. Bu da büyük bir kültür ve uygarlık sorunudur.
Çünkü insanlar sürüden olmadıkları zaman, sürüden olmadıklarını sandıkları halde bile, yine de sürüye kapılmış olabilirler. Büyük topluluk olmak, el ele verip destekleşmeli, dayanışmalı düşünmek ve etkinlikte bulunmak başka şeydir; kabullerle, eleştirilerek aydınlatılmamış kabullerle düşünmek başka şeydir.
Bunların birinci, kültürdür. Kültür sosyolojisinin, kültür felsefesinin daima işaret ettikleri sürüleşme tehlikesine karşı etkili bir araçtır felsefe.
Sürü insanından, sürüden çıkmış insandan söz ediyorum diye sanmayın ki bir yönünden Nietzsche’ye yaklaşıyorum. Hayır! En ufak bir metafizik yapmadan, seçkincilikle hiç ilgisi olmayan bir kaygıyla, elle tutulur, gözle görülür bir tehlike olarak, somut bir yabancılaşma olgusu olarak görüyorum sürüleşmeyi.
Emansipe olmuşlukla iftihar eden insanlar vardır, aslında hiç de emansipe değillerdir. İsterim ki felsefe, işte orada rol oynasın…