Marc Bloch bu eseri için “bir soru dizini” diyordu. Aslında haklıydı; bu kitap köklerini ondan alan ve genellikle onun bulgularını kabul eden bunca araştırmanın kaynağıdır. Derinlik sanatı, sözcüklerin doğruluğu, üslubun çekiciliği, görüntünün anlamı onu yaşlanmaktan korudu. Bir başyapıt da zaten bu özellikleriyle kendisini ortaya koyar.
— Robert Fossier
Bloch, yakın dostu ve meslektaşı Lucien Febvrele birlikte 1929da Annales dHistoire Economique et Sociale dergisini çıkarmaya başladığında yepyeni bir tarihyazımı anlayışı yerleştirmek üzere yola koyulmuştu; bütüncül, sorun odaklı, bugünle dün arasında geriye okuyuşa dayalı bir git-gel üzerine kurulu yeni bir tarihyazımı anlayışıyla insan yaşamının tüm yönlerini anlamak ve açıklamak amacı güdülüyordu. İşte bu açıdan Marc Blochun Feodal Toplumu yalnızca feodalite tartışmalarında vazgeçilmez kaynak olması ya da Ortaçağ tarihçileri için temel başvuru kitabı niteliği taşıması açısından değil, tarih yazımına getirdiği yöntemsel yenilik bakımdan da son derece önemli bir eserdir.
Bununla birlikte başta Bloch olmak üzere Annales Okulu tarihçilerinin eserleri görece çok geç sayılmayan bir dönemde çevrilmeye başladı. Okuyucu, daha birçok Annales Okulu tarihçisinin eserleri çevrilmeyi beklerken, daha önce çevrilmiş olan Feodal Toplumun yeni bir çevirisini yapmanın Türk entelektüel yaşamı için gereksiz bir lüks olup olmadığını haklı olarak sorabilir. Ancak, önceki çevirinin eksiklikleri, yanlışları bir tarafa bırakılsa bile, ortaya çıkan Türkçe metnin okunmasındaki zorluk göz önüne alındığında, yeni bir çevirinin yalnızca Türk okuyucuya karşı değil, Blocha karşı da ödenmesi gereken bir borç olduğu teslim edilecektir.